Zamansız Günceler

3. GÜN

İŞGAL

(Bu yazıyı, Amerika’nın Irak’ı işgal ettiği gün izlediğim bir haber üzerine yazmıştım. Oğlunu kaybeden bir anneyle ilgiliydi haber.)

Bir ana… Dizlerine vurarak, ne yapacağını bilmeden, ağlayarak, yalınayak dolaşıyor çölde. Kaybolan oğlunu arıyor. Önüne gelen herkese soruyor oğlunu çaresiz ama hiç kimse yanıt vermiyor ona. Çünkü herkes bir şeylerini kaybetmiş: Kimi bir yakınını, kimi özgürlüğünü, kimi insanlığını, kimi de onurunu…

Bir sağa bir sola koşuyor ana; hıncından zifte kesmiş, kapkara akan Dicle’nin kenarında… Kara çarşafıyla, kara bahtına ağıt yakarak... Ve dizlerini dövüyor.

Oğlunu soruyor önüne gelen herkese. Kimse yanıt vermiyor ona çünkü herkes bir şeylerini kaybetmiş. Kimi ruhunu, kimi hayallerini, kimi de inancını…

Dişine kan değmiş çakallar, mumyalatıp kendi yüreklerini, kurşuna diziyorlar çölün çocuklarını.

Siyah akıyor çölün çocuklarının kanı. Ve soruyor onlar kan siyahı gözleriyle sessizce:

“Neden?”

Kumdan kalelere mi benziyor yaşamımız? Hesapsız bir rüzgârın dağıttığı…

4.GÜN

HİKÂYE

Ne zamanın gücü yetiyor kendini anlatmaya ne de sözcükler. Herkesin bir hikâyesi var oysa anlatmak istediği. Şu, sağa sola koşturan herkesin bir hikâyesi var anlatacak. Dağın, taşın, denizin, ağacın…

Herkesin bir hikâyesi var anlatacak. Kimi, nereden başlayacağını bilemiyor anlatmaya; kimi, roman olacağından korkuyor hikâyesinin ki kimse okumak istemiyor o zaman. Kimi de hiç tenezzül etmiyor anlatmaya.

Ben, biliyorum ki ne zaman bir hikâye anlatmaya yeltensem sana çıkacak. Sana dair hikâyat korkutmuyor elbette beni. Kimse dinlemese de anlatırım. Defalarca anlatırım hem de. Anlatırım da sen duyarsın diye başlayamam hiçbir hikâyeye…

Ne zamanın gücü yetiyor kendini anlatmaya ne de sözcükler... Ne de benim gücüm yetiyor seni anlatmaya.

5.GÜN

İZ

Bozkırın küçük kasabalarında
“Uzak” yazıyor trenlerin varış tabelalarında.
Ama hiçbiri gidemiyor

Bir güvercinin kardaki izi kadar uzağa...
 

Vakit ocak ortası,
Tek tek ağaçlar var direnen
Yol kenarlarında.

 

Zaman dar…
Ne kaldıysa yaşanacak,
Ne çıkarsa bahtımıza
Odur ahvalimiz.

Gündönümüne çıkmaz aşkların çoğu,
Gidenin şarkılarını unutuyor zaman.
Kıyamet kopalı çok oldu kimse bilmiyor.
Son sözlerini söylüyor zaman,
Taşbaskısı sofralarda tükeniyor gençlik,
Heyhat bu ne haldir?
Sessizlik öncesi fırtına mı?

YORUM EKLE
YORUMLAR
İrem Polat
İrem Polat - 1 yıl Önce

Edebiyat hocamla aynı gazeteye makale vermek gurur verici şiirlerinizi okumak çok hisli hocam hep yazın bizde okuyalım ????